Masanın Tarihi
Bilinen ilk masalar Mısırlılar tarafından imali edilmiş ve
kullanılmıştır. Eşyaları yerden yüksekte tutmak amaçlı olarak metal veya taş
satıhlardan yapılmışlardır.
Yunanlılar ve Romalılar masayı özellikle yemek yemek için kullanmışlardır.
Yunanlıların masaları kullanım sonrasında yatakların altına sürüyor olmaları
ilginçtir. Sehpa havasında, bronz veya gümüş karışımlı, mermer, tahta ya da
metal masalar geliştirmişlerdir. Daha sonraki zamanlarda, ayrı parçalardan
oluşmuş daha büyük dikdörtgen ve yuvarlak masalar Romalılar tarafından
kullanılmaya başlanmıştır.
Doğu Roma İmparatorluğu zamanında, masalar genelde metal ya
da ahşaptan imal edilirdi ve dört ayağı X şeklinde iplerle tutturulurdu. Yemek
masaları daha geniş ve yuvarlaktı. Batı Avrupa'da yoğun savaşlar ve işgaller
bilgi kaybına yol açmış ve hızlı yer değiştirme zorunluluğunda kalan
toplumlarda masalar daha çok derme çatma bir hal almıştır.
Ahşap işçiliği küçük yuvarlak masalar, 15.yüzyıldan itibaren
günlük yaşama girmişlerdir. Gotik dönemde, sandık kullanımı yaygınlaşmış ve bu
eşya çoğunlukla masa olarak da kullanılmıştır.
Yemek masaları ise
ilk kez 16.yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır.
Yerde oturmaya ve yemeğe alışık Türk toplumunda ise masa
kullanımın ilk kez 19.yüzyıla denk gelmektedir.
Sandalyenin Tarihi
Sandalye, yüz yıllar hatta bin yıllar boyunca sıradan
kullanım eşyası olmaktan çok bir itibar ve statü göstergesi olarak kullanıldı.
Günümüzde de sandalye sahibi olmak bir otorite sembolüdür. Batı
kaynaklarında “chairman” başkan ya da reis gibi anlamlara gelmektedir.
Komitelerin, yönetim kurullarının ve akademik bölümlerin hepsi “chairman”
ünvanına” sahip kişiler tarafından yönetilmektedir.
Akademik anlamda uzmanlık alanları da latince çevirisi olan
kürsü kelimesi ile karşılanır. Sandalye 16. yüzyıla kadar herhangi bir yerde
yaygın olarak kullanılmamıştır. Eski zamanlardan günümüze ulaşabilen sandalye
sayısı da çok azdır. Antik çağlardaki sandalyelere ait bilgilerimiz ise tamamen
anıtlar, heykeller ve resimlerden edinilmiş bilgilerdir. Az sayıdaki örnekler
de İngilterede British Museum’da, Kahire’de Mısır Müzesinde bulunmaktadır.
Eski Mısır’da sandalyeler büyük bir zenginlik ve ihtişam
göstergesiydi. Abanoz ve fildişi ya da altın yaldızlı ve ahşap oyma tarzında
yapılır, pahalı malzemeler ve güzel desenlerle kaplanır, hayvan figürlerinin
olduğu ayaklarla desteklenirdi.
Çin’de ise Tang hanedanı (MS 618-907) zamanında Çinli
seçkinler arasında yüksek koltuk şeklinde görülmeye başlandıktan sonra toplumun
tüm seviyelerine yayıldı. 12. yüzyılda diğer asya ülkelerinde yaygın olmasına
karşın Çin’de zemin üstünde oturulmaz, evlerin büyük kısmında tabure
kullanılırdı.
Avrupa’da rönesans ile gelen değişimle birlikte sandalye bir
ayrıcalık olmaktan çıkarak herkesin satın alabileceği ve evinde kullanabileceği
bir eşya haline geldi. Günlük kullanım alanına girdikten sonra sandalyeler
zamanın modasını yansıtacak şekilde bir kaç yılda bir değişime uğramaktadır.
20. yüzyılda ise üretimde teknolojinin kullanımı artarak katlanabilir, metal
ayaklı, plastik kalıplı ve ergonomik sandalyeler ortaya çıktı.
1960′ların
modern hareketi yeni sandalye formları ortaya çıkardı. Kelebek sandalye,
fasulye çuvalı ve yumurta şeklinde sandalyeler bunlara örnek olarak
verilebilir. Teknolojideki ilerlemelerle birlikte kontrplak ve ahşap laminat
sandalyeler ayrıca deri ve polimer’den yapılan sandalyeler üretilmeye başlandı.
Mekanik teknoloji ise özellikle işyeri ve ofis ortamlarında kullanılabilecek
ayarlanabilir sandalyeleri ortaya çıkardı. Sandalyelerin içerisine motor
eklenerek masaj koltukları üretildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder